Norveç’in Rjukan Kenti yüksek dağlar arasına sıkışıp kalan ve yılın yaklaşık 6 ayını gölgede geçirmek zorunda kalan bir yerleşim yeri. Rjukan, Sam Eyde isimli bir girişimcinin yakınlardaki bir şelaleye hidroelektrik santrali yapmasıyla 1905-1916 yılları arasında kuruldu. Kentin yılın yarısında güneş görmediğini fark eden Sam Eyde burada yaşayanların güneşe ulaşabilmeleri için bir teleferik inşa ettirmeyi de ihmal etmedi. Bu gölge döneminde ancak uzun zaman harcayıp dağların zirvelerine teleferiklerle çıkarak güneşe kavuşabilen kent sakinlerinin hemen hemen hepsinde sağlık problemleri baş gösteriyordu. Ayrıca tertemiz masmavi gökyüzünü gördükleri halde güneşe bir türlü kavuşamamları psikolojik olarak da halkı oldukça zorluyordu.
Daha önce hidroelektrik santralini kuran Sam Eyde’nin aklına gelmesine rağmen o dönemde çok mantıklı olmadığını düşünerek bir projeden vazgeçmiş ve onun yerine teleferiği kurdurmuştu. Yaklaşık 100 yıl sonra 2013 yılında aynı fikir Martin Andersen isimli bir kent sakinin aklına gelmişti. Bu fikir, dağın tepesine güneşi takip edip güneş ışınlarını kente yansıtan aynalar yerleştirmekti.
Fikrini geliştirmek için yerel konseyden küçük bir yatırım alan Martin Andersen kısa sürede projesini hayata geçirdi ve kentin üstündeki dağlık alana 3 adet 17 metrekarelik aynanın yerleştirilmesini sağladı. Sistem Ocak ayında gün ortasından öğlen saat 2’ye kadar yani sadece 2 saat sınırlı bir alana güneş getirse de yerel halk için bu altın değerindeydi. Kent meydanında toplanan halk, tenlerinde tekrar güneş ışınlarının sıcaklığını hissetmenin sevincini coşkuyla kutlarken güneş gözlüklerini de takmayı ihmal etmedi.