Sübjektif yoksulluk veya öznel yoksulluk kavramına göre kişi yoksul olup olmadığını kendi belirler. Sübjektif yoksulluk diğer yoksulluk yaklaşımlardan oldukça farklıdır ve yoksulluğun anlaşılmayan bir türüdür.
Yoksulluğa daha az yaygın bir yaklaşım, insanların kendilerini yoksulluk içinde yaşayan olarak görüp görmedikleridir. Sübjektif yoksulluğu incelemenin gerekçesi, insanların kendi mali durumları hakkındaki yorumlarına göre yoksulluğun derecesinin belirlendiğidir. Sübjektif yoksulluk, gelirle daha güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Ortalama ve medyan kişisel, hane halkı gelirleri öznel yoksulluk gruplarında daha düşüktür. Gelirle yakından ilişkili olan öznel yoksullukta bireyler kendi gelir durumlarından yola çıkarak kendilerini yoksul olarak görmektedirler. Bir kişinin, yoksulluk içinde yaşayıp yaşamadığına dair kendi değerlendirmesi dikkate alınmamalıdır. İlginçtir ki, öznel yoksulluk grubu büyük borçlarla karakterize edilmemiştir. Bu grupların ortalama borcu, karşılaştırma gruplarınınkinden bile daha küçüktür. (1)
Sübjektif yoksulluk ile ilgili ana bulgular bunlardır:
- Oran ve süreklilik,
- Cinsiyet,
- Yaş,
- Etnik köken,
- Sosyoekonomik arka plan,
- Ev türü,
- Medeni hal ve çocuklar,
- Eğitim,
- İş gücü deneyimleri,
- Gelir, servet ve borç.
Dolayısıyla sübjektif yoksulluğu tanımlarken birçok ayrıntıları gözden geçirmek gerekir: Örneğin bir birey tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiği halde işsizse kendisini öznel yoksul olarak tanımlaması kaçınılmazdır. Bundan dolayı sübjektif yoksulluk tam zamanlı çalışanlar arasında daha düşüktür. Yoksulluk verilerine göre kadınlara oranla erkekler daha çok kendilerini öznel yoksul olarak görmektedirler. Öznel yoksulluğun ölçülmesi bireyler için yapılan anketlere bağlıdır.
Objektif yaklaşım (refah yaklaşımı) yoksulluğu neyin oluşturduğu ve kişileri yoksullaştırıcı durumlardan kurtarmak için nelerin gerektiği konusunda önceden belirlenen değerlendirmeleri içerir. Nesnel bir açıdan tanımlanan objektif yoksulluk, yoksulluğun ortaya çıkma sebeplerini ve yoksullukla mücadele yöntemlerinin anlaşılmasını içermektedir. Başka bir ifadeyle; tespit edilebilir ve doğruluğu kanıtlanabilir bir standart ya da standartlar setinin aşağısında kalma durumudur. Objektif yoksulluğa göre, birey temel ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir. Aksi takdirde matematiksel formüllerle belirlenen yoksulluk sınırının altında kalarak, yoksul olarak nitelendirilir. (2)
İktisatçılar genellikle objektif yaklaşımı benimsemek eğilimindedirler, çünkü bireylerin gelir düzeyini kendilerinin bakış açısından hesaplaması ve değerlendirme zamanı karşılaşılan güçlükler sübjektif yoksulluğun ölçülmesinde önemli karışıklıklara yol açabilmektedir. Kişiler tükettikleri yiyeceklerin miktarı ve türleri konusunda çok farklı değerlendirme ve tercihlere sahiptirler. Bazı kişiler sadece yaşamını sürdürmek için yiyecek sepetini tercih ederken, bazıları sağlıklı yaşam için önem taşıyan yiyecek sepetine önem verirler. Kişilerin kendi görüşlerine yer veren sübjektif yoksulluğun aksine, objektif yoksulluk somut kavramlara dayanarak, tüm bireyler için inceleme yapmaktadır. Kişilerin tercihinin farklılığı sübjektif yaklaşıma oranla objektif yaklaşımın daha gerçekçi olduğunun kanıtıdır.
Diğer yoksulluk çeşitleri ise şu şekildedir;
- Kırsal ve Kentsel Yoksulluk
- Gelir Yoksulluğu ve İnsani Yoksulluk
- Mutlak Yoksulluk ve Göreli Yoksulluk
- Küresel Yoksulluk ve Yapabilirlikten Yoksulluk
Kaynaklar:
(1) Gary N. Marks, ‘’Income Poverty, Subjective Poverty and Financial Stress’’, Melbourne Institute of Applied Economic and Social Research,2005, pp.1-41.
(2) Kenan Ören, Nilufer Negiz ve Elvettin Akman,’’Kadınların Yoksullukla Mücadele Aracı Mikrokredi: Deneyimler Üzerinden Bir İnceleme’’, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 26, s.316-317.
2 thoughts on “Objektif ve Sübjektif Yoksulluk Nedir?”